DIRT 3
~DIRT 3~Bir hayli uzun ve bir o kadar da trajik bir geçmişe sahip Colin McRae’s Dirt serisi ilk çıkışını 98 yılında PC ve Playstation 1’e yaptı. Seriye birbiri ardına katılan başarılı yapımların ardından 2007 yılında ralli ve oyun dünyasını sarsan: Colin McRae’nin bir helikopter kazasında öldüğü haberi duyulmuştu. Efsanevi sürücü bu olayın ardından unutulmadı ve Codemasters 2009 yılında çıkardığı Dirt 2’ye de pilotun ismini vermeyi uygun gördü. Firma ardından, yaptığı duyuruyla herhangi bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek adına Colin McRae ismini yeni yapımları olacak Dirt 3’te kullanmayacakları kararını beyan etti (Efsanevi pilotun adını kullanarak para kazanmak gibi).
Gel gelelim kısa bir süre evvel bizlerle buluşan Dirt 3’e. Oyunsitesi.com olarak yaptığımız Dirt 3 ön-incelememizde belirttiğimiz üzere, serinin en yeni yapımı olan oyun aynı zamanda Colin McRae Dirt serisinin son yapımı olma niteliğini de taşıyor. Bizlerle yeni buluşan Dirt 3, bakalım geleneği devam ettirerek serinin önceki yapımlarını sollayabilecek mi?
Pekâla… Oyun hakkında neler bilmeniz gerekiyor? Öncelikle esas noktaları aradan çıkaralım. Dirt 3 hem görünüşü hem de bizlere hissettirdikleri ile kesinlikle Dirt serisine ait olduğunu anlatıyor. Hasar modellemeleri, detaylar, araçların motor sesleri ve oldukça güzel diyebileceğimiz hava efektlerine verilen itina, toplanarak bir pakete dahil edilmiş. Araçların yol tutuşlarıysa on numara diyemesek de başarılı. Başlarda aracınızı kullanırken yolların efendisi gibi hissediyor ardından girdiğiniz bir dönemeçte şarampolden uçarak veyahut bir ağaca toslayarak ağır bir kazaya karışabiliyorsunuz. Kısacası aracınızla sırat köprüsüne geçmeye benziyor bu durum; ancak oyunda bulunan zorluk ayarları, yapay zeka desteği ve aracınıza uyguladığınız ayarlar bu durumu indirgemeye yetiyor.
Az evvel bahsettiğimiz araca ince ayar çekme kısmını biraz açıklığa kavuşturalım. Yarış mazime dönüp baktığımda araçlara uygulanan ince ayarlardan profesyönel olarak anlamadığım için vaktimi en çok arcade yapımlarla geçirdiğimi görüyorum. Dirt 3’e baktığınızdaysa oyunda yer alan 6 farklı ayarlama gözünüze ilişecek. “Tune up” ekranında bulunan bu ayarlar (tıpkı F1 2010’da olduğu gibi) aracınızın nasıl etkilendiği konusunda gerekli açıklamaları (sesli) içerdiği için bu ayarları kolaylıkla yol şartlarına göre değiştirilebiliyor ve böylelikle aracınızdan en iyi performansı alabiliyorsunuz. Ve eğer aracınızla eşleştiğini düşündüğünüz ve çok beğendiğiniz ayarlamalar olursa, bunları farklı isimlerle kaydedip ihtiyaç duyduğunuzda tekrar kullanabiliyorsunuz. Ayrıca araca uyguladığınız bu ayar değişikliklerinin yalnızca grafiklerde kalmadığını, birebir olarak oyuna yansıdığını anında tecrübe edebilirsiniz(Çakma turbo butonlu bilgisayarlar vardı bir zamanlar). Demem o ki Dirt 3, ister simülasyon meraklısı olun ister arcade sürüş zevkiniz olsun, sahip olduklarıyla sizlere hitap etmeyi başarıyor.
Oyunun olmazsa olmazı arabalara geldiğimizdeyse aralarında efsanevi araçların bulunduğu 60’lardan günümüze kadar uzanan zengin bir koleksiyonla karşılaşıyoruz. Her biri üzerinde aslını yansıtması amacıyla itinayla çalışılmış bu araçların arasında Fiat (gönlümde Murat) 131 Abarth’ı görünce çok şaşıracaksınız. Ön-incelememizde adını zikrettiğimiz ve olmamasından yakındığımız bu aracı sürme şansına sahip olmak ne de iyi oldu! Sayısı 60’a varan bunca aracı bir arada görünce ister istemez Codemasters’ın bu araçları karşımıza nasıl çıkaracağını merak ediyorsunuzdur.
Deneyimsiz bir pilot olarak başladığınız kariyer modunda tabiri caizse namına nam katmaya çalışıyorsunuz. Bu yolculukta eğitiminizi tamamlamanız ve basamakları daha hızlı çıkabilmeniz için sizlere bir de eğitmen atanmış. Kariyer modunuz boyunca “Events Seasons” adında farklı müsabakaların yer aldığı yarışlara katılıyorsunuz. Drift gibi farklı dallarda yer alan yarışlara önceden ısınmanız önemli. Hele ki oyunu özellikle PC’de klavye yardımıyla oynuyorsanız oldukça zorlanacağınızı baştan söyleyelim. Kariyer modunda bunun dışında standart olarak bir uçtan diğer uca zamanla yarışarak bitişe ulaştığınız Rally races; kapalı bir alanda oluşturulmuş yapay bir yolda rakibinizle başa baş mücadele verdiğiniz Head 2 Head; Rally Cross, Trailblazer, Landrush ve Dirt serisine yeni giriş yapan Gymkhana bulunuyor.
Gymkhana bu dalda efsane haline gelmiş Ken Block’tan esinlenerek oyuna adapte edilmiş bir sürüş tarzı. Gymkhana’yı, otopark tarzı kapalı bir alanda slalomların, 360 veya 180 derecelik dönüşlerin, rampadan atlayışların zamana karşı yarışılarak yapıldığı bir şov olarak tanımlayabiliriz. Oyundaki ilk sezonunuzda bu sürüş tarzını öğrenmek üzere Gymkhana eğitimine tabii tutuluyorsunuz. Bizzat Ken Block’un direktifleriyle karşınıza çıkan engelleri aşmaya çalışıyor, sizlerden istenilen hareketleri nasıl yapacağınızı öğreniyor ve yüksek bir puana erişerek madalyalar almaya çalışıyorsunuz. Kolay gibi görünse de bu sisteme tam olarak alışmanız ve yüksek lisans yapmanız kısa zamanda mümkün değil. Sabrınızı biraz zorlayıp alıştırma yapmaya devam etmeniz gerekiyor. Dirt 3 ile Dirt serisine yeni katılan Gymkhana’nın var oluş sebebini ise oyunu uzun süre zarfında sıkıcı hâle getirebilecek standart Rally yarışlarının baskısından kurtarmak olarak açıklayabiliriz. Bu nedenle Codemasters’ın bu seçimi oldukça yerinde.
Kariyerinizde karşınıza çıkan müsabakaları başarılı bir şekilde atlattıkça yalnızca isminiz duyurmakla kalmıyor, aynı zamanda sezon içinde yer alan yepyeni müsabakalara erişim imkânına sahip oluyorsunuz. Oyunda yer alan seviye atlama sistemi ise gayet basit: Siz daha çok seviye atladıkça, daha çok takım onlar için yarışmanızı istiyor, daha çok takımsa daha çok araba araba demek oluyor. Tüm bu yeniliklere rağmen kariyer modunda yarıştan yarışa koşarken canınız kolaylıkla sıkılabiliyor. En basitinden araçlar üzerindeki hasarı açtığınızda diğer yarışa gıcır gıcır bir araçla girmeniz. Yani bir yarışta aldığınız hasarı tamir etmek zorunda kalmıyor ve gerçek ralli yarışlarında olduğu gibi öteki yarış için endişe etmiyorsunuz. Bu da sizin araçla olan bağınızı koparıyor. Kariyer boyunca karşınıza çıkan sponsorlar bir amaç gütmeden adeta para dağıtıyor, eğitmenlerse perde arkasından gelen seslerden farksız kalıyorlar. Tamam, anlıyorum Codemasters Dirt 2’deki “dünyanın tamamen bizim etrafımızda döndüğü” ralli kariyerinden biraz olsun uzaklaşmak istemiş; ancak oyunu fazladan kırpmış.
Eğer hatırlarsanız incelemenin hemen başında araçların tutuşundan biraz dert yanmış ve bu durumu minimuma indirgeyen sürücüye yardımcı unsurlardan (Driving Asists) bahsetmiştim. Dirt 3’te parıldayan ve oynanabilirliği arttıran bu sistemin benzerleriyle diğer yarış oyunlarında muhtemelen karşılaşmışsınızdır. Yine de açıklamakta fayda var. Sürüş yeteneğiniz ve isteğinize göre değiştirebildiğiniz bu sistem: Gitmeniz gereken dinamik yarış çizgisini size gösteriyor, seçiminize göre dönüşlerde yardımcı oluyor ve hatta virajlara girmeden evvel sizin yerinize fren bile yapabiliyor!
Sistemin nasıl çalışacağını belirlemek ise tamamen size kalmış. Usta şoförüm diyorsanız sistemi komple kapatabilir ya da orta derece bir sürüş yeteneğine sahipseniz bazı özellikleri açık tutarak diğerlerini kapatma yoluna gidebilirsiniz.
Yarış zevkini “multiplayer” (çok oyunculu) olarak yaşamak isterseniz Dirt 3 ona da cevap veriyor. Şu sıralar hemen hemen hiçbir oyunda göremediğimiz “split-screen” desteği oyuna dâhil edilmiş. Split-screen sayesinde oyunu tek bir platformda iki kişi oynamanın keyfini çıkarıyorsunuz. Online modda ise oyundaki standart yarışların yanı sıra aralarında “Capture the Flag” (bayrak kapmaca), “Cat & Mouse” (kedi & fare), “Infected” (Zombi) gibi 8 kişiye kadar destek sağlayan modlarda vakit geçirmek bir hayli zevkli; lâkin uzun vadede can sıkıntısı yaşatabiliyor. Online olarak oynadığınız her oyun seviye atlamanıza yardımcı olurken sizlere yeni arabalar ve boya tasarımlarına erişim hakkı sunuyor. Yine online modda “single player” de bulunmayan ek özellikler karşınıza çıkıyor. Eğer zorlu yarışları seviyorsanız kokpit kamerası sabitlenebiliyor veya diğer oyuncularla sürtüşme yaşamamak için hayalet modu aktif ediliyor (Özellikle Gymkhana’da). Online deneyimi boyunca herhangi bir “lag” sorunu yaşamadığımızı da not düşelim.
Online demişken Dirt 3’te karşımıza çıkan “YouTube” a video gönderebilme olanağı başlarda yüzünüzü güldürecek; ancak ardından bu video uzunluklarının 30 saniye ile sınırlandırıldıklarının farkına varınca bu duruma anlam veremeyeceksiniz. Çok iyi bir yarış çıkardıktan sonra izlediğiniz “replay” i (tekrarı) bir yere kaydedememeniz de cabası.
Dirt 3’teki grafiklere geldiğimizdeyse oyunun bugüne kadarki en görkemli Dirt oyunu olduğunu söyleyebiliriz. Dirt dünyasında gün batımını izlemek, zifiri karanlıkta yolculuk etmek, karda çivili lastiklerinizle yol almak ya da yağmur yağdığında küçük su birikintilerinden aracınızla geçmek inanılmaz zevkli. Araçlar ve çevre ışıklandırmaları gerçekçilikle donatılmış. Arka plânda gerçekleşen havai fişek gösterileri ve hatta seyircilerin aniden karşıdan karşıya geçmesi, dışınızdaki dünyanın yaşadığı izlenimini sizlere veriyor. Araçların üzerlerinde biriken kar, çamur ve toz birikintileri; tekerleklerin yollarda bıraktığı izler aracınızın doğayla nasıl bir savaş verdiğini anlatmaya yetiyor da artıyor bile.
Grafiklerde ulaşılan bu başarı aynı şekilde oyundaki seslere de yansımış. Sesler dediğimizdeyse yalnızca araçların motor seslerinden bahsettiğimizi zannetmeyin, egzozdan çıkan patlama sesleri, başarınıza göre değişen seyirci tezahüratları bir hayli etkileyici. RJD2, We Are Scientists, Chromeo, Drive A gibi grup ve müzisyenlerin müziklerinin oyuna dahil edilmesi ise enerjik ve aynı zamanda eklektik bir hava oluşturmuş.
Dirt 3 barındırdığı split-screen, multiplayer modları, seriye katılan yepyeni Gymkhana modu ve bunların dışında değişik hava koşulları (bilhassa kar), detaylardaki özen, birçok araç ve parkur sayesinde, tıpkı bugüne kadar çıkan Dirt yapımlarında olduğu gibi geleneği devam ettirerek serinin en iyi üyesi olmayı başarıyor. Kariyer modunun sönük kalmasını ve birkaç eksikliği bir yana bırakırsak Dirt serisini sevenlerin oyunu çekinmeden oynayabileceklerini söyleyebiliriz.
Oyun İçi Görüntüler
